Bugun...


Bekir UZEL

facebook-paylas
KORONA! ÜZDÜ, AĞLATTI VE ÖĞRETTİ…
Tarih: 18-04-2020 10:05:00 Güncelleme: 18-04-2020 10:05:00


KORONA! ÜZDÜ, AĞLATTI VE ÖĞRETTİ…

 

Aralık 2019’da ilk duyduğumuz hiç birimizin umursamadığı, hatta dalga geçtiğimiz Korona Virüs bir ülkede başladı ve bir anda tüm dünyaya yayıldı. Nerede yaşarsak yaşayalım, zengin ya da fakir olalım, eğitimli ya da eğitimsiz olalım sade bir vatandaş veya ünlü olalım hepimizi bir korku sarmadı mı?

 

Bu süreçte çok sıkıldım ama, zorunlu olmadıkça dışarıya çıkıp gezmeyi hiç düşünmedim, hala da düşünmüyorum. Gece geç saatlere kadar televizyon kanallarında bilim insanlarını dinledim, uyarılarına elimden geldiğince uymaya ailemin ve çevremdeki insanların da uyması için ikazlarda bulunmaya çaba gösterdim.

Hatta bu süreçte alınan tedbirleri azami bir şekilde uygulamamdan dolayı eşim başta olmak üzere birçok arkadaşım tarafından ne kadar korkak olduğum söylendi.  Aslında bu korkaklık değil, saygıydı.

Bu arada yaşananları ve fırsatçıları gördükçe insan şeklindeki virüsleri düşündüm ve Korona bana çok masum geldi.

Bu durum bana bir virüsün karşısında ne kadar çaresiz kalındığının hala farkına varılmadığını gösterdi.

Çoğumuz bir virüsün neredeyse bütün hayatımızı ele geçirdiğini düşünüyoruz, öyle değil mi! Bıkıp usanmadınız mı her an Korona dan bahsetmekten…

Evet bu illet bir anda hayatımızı cehenneme çevirdi, gönüllü tutsaklar haline geldik, sosyal hayatımız yok oldu diye düşünebiliriz…

Biz insanoğlu neden hep bardağın boş tarafına bakıyoruz? Bu durumun hiç mi olumlu katkısı olmadı….

Korona sayesinde evlerimizde oturup, ailemizle yakından ilgilenmeye, onlarla daha çok vakit geçirmeye başlamadık mı…

Sırf dışarı çıkmamak için evde ne varsa onunla idare etmeye çalışmıyor muyuz…Tasarruf etmeyi ve elindekiyle yetinmeyi öğretmedi mi bize…

“Bizde şunlar fazla, kapının önüne koyayım gel al” diyen bizlere paylaşmayı öğretmedi mi?

Uzun zamandır aramadığımız eş-dost-akraba kim varsa arayıp hal hatır sorduk mu sormadık mı…

Büyüklerimizin ne kadar değerli olduklarını ve onları korumak için çabalamadık mı…

Gazete ve kitap okumayı ne kadar çok özlemiştik değil mi?

O hep isteyip de bir türlü zaman bulamadığımız evde ne kadar tamir edilecek yer varsa tamir etmedik mi…

Dolaplarımızın en arka taraflarına sakladığımız ve unuttuğumuz tozlu albümleri çıkartıp geçmişe yolculuk yapmadık mı…

Sağlığımızla daha yakından ilgilenip sağlıklı beslenmeye daha çok özen göstermiyor muyuz?

Havada virüs var korkusuyla yürüyüş yapamadığımız için daha çok spor yapmaya başlamadık mı…

İnternette eminim şimdiye kadar bu kadar bilgi kirliliğine rastlanmadı. Hani bizde derler ya “ağzı olan konuşuyor”.

İnternette okuduğumuz her bilgiye güvenmeyip, doğrusunu bulmak için araştırma yapmaya başlamadık mı…

İşte Korona virüse karşı bizlere önerilenler;

Burnu tuzlu suyla yıkamak, tuzlu suyla gargara yapmak ya da sirke virüsün bulaşıcılığını engellermiş…

Peki bu konuda bilimsel bir veriye rastlayanınız oldu mu? Yok öyle bir şey. Dikkat et de çok tuzlu sudan üst solunum yolu hücreleriniz zarar görmesin.  

Özellikle biz Adanalılar çok severiz kelle-paça çorbasını ama bağışıklık sistemini güçlendirdiği de kanıtlanmış bir şey değil.

Sıcak hava virüsü öldürmez, sadece havaların ısınınca insanlar kapalı ve havasız ortamlarda pek kalmaz, evlerini, iş yerlerini havalandırdıkları için solunum yoluyla virüsler kolay bulaşamaz.

Ev yapımı turşuların, içerdikleri faydalı bakteriler sayesinde bağışıklık sistemine belki biraz destek verir ama çok tuzlu olduğundan başka sorunlar çıkarır.

Öncelikle tedbirli olunmalı ve önerilen hijyen kurallarına uyulmalı…

Test sonucu pozitif çıkan her hasta için hastalık seyri farklıdır.

Her Korona tespit edilmiş olgu, ağır ve ölümcül seyretmez.

Hastalığın seyrinde yüzde 10-15 oranında ağır solunum yetmezliği, böbrek yetmezliği ve çoklu organ yetmezliği görülebilir ve yüzde 2-5 oranında ölümle sonuçlanırken, yüzde 80 oranında hastalık hafif seyretmektedir.

Hastalıktan korunmak için maske takmak kişiyi virüsü kapmaktan yeterince korumaz. Sadece kişi hasta ise virüsün başkalarına bulaştırılmasına engel olabilir.

Piyasada değişik isimler ile pazarlanan sözde antiseptik, dezenfektan ve mikrop öldürücülerin çoğu elleri iyi bir su-sabun temizliğinden daha çok koruyamayacaktır.

Ellerin, sık sık bol sabunlu su ile dikkatle, iyice ovularak yıkanması koruyuculuk için yeterli olacaktır. Su ve sabuna ulaşılamayacak durumlarda 70 derece ve üzerinde bir kolonya veya alkol bazlı el dezenfektanı da kullanılabilir.

Sıcak içecekler içmek virüsü öldürmediği gibi koruyucu tabakayı ve önleyici bağışıklık salgılarını tahrip ederek fayda yerine zarar verebilir.

Yüzeyleri su ve ıslak mendille değil, belli oranlarda sulandırılmış çamaşır suyu ya da deterjanla temizlenmelidir. Basit deterjanlar da korona virüsü önlemede çamaşır suyu kadar etkilidir.

Sarımsak ve soğan içerikleri sayesinde sağlıklı gıdalardır ama korona virüsten koruduğunu bilimsel olarak kanıtlayan yok…

Alkolsüz kolonya, el dezenfektanı olarak kullanılmaz. Bir sıvının dezenfektan özelliğe sahip olması için minimum yüzde 70 alkol oranına sahip olması gerekir. Uygun el antiseptiği bulunamayan yerlerde yüzde 80-90 arasında alkol içeren her türlü kolonya da el hijyeninde virüsten korunmada kullanılabilir.

Eğer dengeli beslenir, yeterli uyur, mutlaka her gün düzenli bir şekilde egzersiz yaparsak zaten bağışıklık sistemimiz güçlü olur.

Korona sayesinde oldukça çok şey öğrendik mi? öğrenmedik mi…

Hastalıktan korkmayacağız…Hijyen kurallarına uyup, dengeli beslenip, sağlıklı uyuyup, yürüyüş ve spor yapıp, bağışıklık sistemimizi güçlendirerek onunla savaşmayı öğreneceğiz… Çok gerekmedikçe sokağa çıkıp, kendimizin ve başka insanların hayatını tehlikeye atmayacağız.

Önce Kendimizle barışık olup, pozitif düşünüp, kendimizi, birbirimizi, hayatı çevremizdeki canlı cansız ne varsa seveceğiz.

Çünkü hayat bize verilmiş bir armağan ve biz bunu hakkını vererek yaşayacağız. Yok öyle zayıf insanlar gibi teslim olmak…

Artık şunu aklımızdan çıkartmamalıyız, biz bu dünya düzenin yarattığı bugün Korona yarın bir başka ad altında gelebilecek buna benzer virüslerle yaşamak zorundayız.

#HayatEveSığar

#EvdeKalCeyhan

#EvdeHayatVar

#EvdaKalTÜRKİYE



Bu yazı 1190 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
YAZARLAR
SON YORUMLANANLAR
  • HABERLER
  • VİDEOLAR
HABER ARŞİVİ
HABER ARA
Henüz anket oluşturulmamış.
nöbetçi eczaneler
YUKARI